02 Mayıs 2024 - Perşembe

Şu anda buradasınız: / MISIR ASKERİ DARBESİNE KARŞI ŞANLI DİRENİŞ!
MISIR ASKERİ DARBESİNE KARŞI ŞANLI DİRENİŞ!

MISIR ASKERİ DARBESİNE KARŞI ŞANLI DİRENİŞ! Nuri Balcı


                                                                                                                               

 

ABD ve İsrail işbirliği yaparak, Muhammed Mursi’yi halkın gözünde başarısız göstermek için gizli bir boykot uygulattılar. Mursi’nin icraatlarını halk nezdinde kötü göstermeye çalışıyorlardı. Oysa bizzat darbeden önce Mursi iktidarının çok iyi icraatlarına şahid oldum.

 

Darbe sürecinden önce, memurlar, polisler görevlerini yapmadılar. Sokakta polis göremezdiniz. Hırsızlık olayları artmıştı, çöpçüler sokakları temizlemiyordu. Petrol şirketleri benzini kısarak, halkı benzin kuyruklarında canından bezdiriyordu. Neticede darbe oldu. İlginçtir darbe olduktan sonra, ne benzin kuyruğu kaldı, ne de işini yapmayan çöpçüler, polislerde sokaklarda gözükmeye başladı.

 

Muhammed Mursi, devrilmeden 3 gün önce laikler, hristiyanlar ve Selefi Nur Partisi anlaşarak, 30 Haziran’da Tahrir’de yüz bine yakın insan topladı. Bu olaydan üç gün önce sokaklarda Mursi’ye karşı gösteriler başladı. Bu gösterilere katılanlara baktığımda, ekseriyetinin başörtülü bayanlardan oluştuğuna şahid oldum. Vatandaş ile konuştuğumda, Mursi’nin ekonomik olarak ülkeyi kötüye götürdüğünden bahsediyorlardı.

 

Ordu, 30 Haziran’da Mursi’ye 48 saat mühlet verdi. Bu gösterileri durdurması için, hâlbuki bu gösterilerde yer alanların ekseriyeti sivil kıyafetli asker, polis, bir de para karşılığında bazı Suriyeli mülteciler ve baltacılardı. Bunlar Tahrir meydanına yerleştirildi. Bu arada, baltacı kelimesi: İngiliz işgalinde eline baltaları alarak karşı koyan insanlardan türemiştir. Ama bugünkü müslümanlara saldıran baltacılar, devletin beslediği çetelerdir.

 

48 saat sonra Ordu yönetime el koydu. Sokaklarda adeta bayram havası vardı. Laik ve aldatılmış halk... Günlerce sabahlara kadar korna çalarak sevinç gösterileri yaptılar. Laik ve hristiyanlar Tahrir’de toplanmışken, İhvan’da mensuplarının yoğun olduğu Adeviyye meydanında toplandı. Çadırlar kurarak 47 gün süren Rabiatül Adeviyye macerası başladı. Binlerce insan bu süre zarfında 40-45 derece sıcakta ve Ramazan boyunca kaldırımda ve çadırlarda yattı.

 

İhvan, Rabia meydanına çadırlardan oluşan adeta bir köy kurmuştu. 4 kez Rabia meydanını ziyaret ettim. Hepsi de samimi, takvalı İslam kardeşliğini yaşayan insanlardı. Herkes birbirine saygılıydı, o kalabalığa rağmen… Tarihler 14 Ağustos gösterdiğinde bir şafak vakti, Mısır askeri ve polisi dozerlerle, panzerlerle ve havadan helikopterlerle saldırıya başladı.

 

İhvan’ın elinde hiçbir silah yoktu. Polis ve asker görgü şahitlerinin anlattığına göre, helikopterlerden halkı taradılar, çadırları ateşe verdiler. Akşam olduğunda Rabia meydanında bir tek müslüman kalmamıştı. Geriye sağ kalanların, torbalarını alarak bitkin bir halde evlerinin yolunu tuttuklarına şahit oldum.

Tüm bu saldırılara rağmen İhvan halkı direnişe çağırdı… Halk meydanları İhvan’ın çağrısıyla doldurdu. Böylece şanlı bir direniş başlamış oldu. Direnişle birlikte gözü dönmüş asker ve polis halkın üzerine ateş açtı. Birçok müslümanı şehid ettiler. Bunun en son örneğine bu yazıyı kaleme aldığım 16 Ağustos’ta Ramses meydanına gittiğimde şahid oldum. Askerler hiç acımadan havadan halkı tarıyorlardı.

 

Darbeden sonra Mısır müslümanlarını zor bir sürecin beklediği kesindir!

 


 

Hamas ise Mahmut Abbas'ın kararlarının hiçbir değeri olmadığını belirtti. Filistin’de böylelikle Gazze ve Batı Şeria olmak üzere iki ayrı siyasi yönetim oluştu. Bugüne baktığımızda İsrail tarafından Gazze’ye uygulanan ambargo hala devam ediyor.

 

Mısır’da Müslüman Kardeşler

 

Osmanlı devletinin yıkılmasının ardından İngiltere’nin sömürgesi altına giren Mısır’da, 1953 yılından sonra diktatörlük başladı. Sırasıyla İngiltere’nin kuklacıları Cemal Abdunnasır, Enver Sedat ve Hüsnü Mübarek tarafından yönetilen ülkede, 2011 yılında gerçekleşen ve adına Arap Baharı denilen halk ayaklanmasının sonucunda diktatör Hüsnü Mübarek devrildi. Ülkede demokrasiye geçilmesi üzerine gerçekleştirilen ilk genel seçimlerde Müslüman Kardeşler Hareketi’nin (İhvan-ı Müslimin) partisi Hürriyet ve Adalet, yüzde 47 gibi ezici bir oy oranıyla iktidara geldi. Müslüman Kardeşler’in adayı Muhammed Mursi ise yüzde 52 oy oranıyla Cumhurbaşkanı seçildi.

 

Batı, Arap Baharı’nı bölgede sistemi dönüştürme aracı olarak gördü ve Arap Baharı’nın yaşandığı ülkelerde AK Parti modeli ılımlı İslam’ın uygulanmasını hedefleyerek, Müslüman Kardeşler yönetimine bir yıl gibi kısa bir süre tanıdı. Müslümanlar Kardeşler’in, ılımlı İslam yerine ümmet bilincini öncelemesi ve hilafetin tesisi amacında olması üzerine Batı, Cezayir ve Filistin’de yaptığı gibi Müslümanların iktidara gelmesini hazmedemedi ve ülkede gerçekleşen darbeyi alenen destekledi.

 

Mısır Genelkurmay Başkanı ve Savunma Bakanı Abdülfettah el Sisi, Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi askeri bir müdahale ile devirdi. Müslüman Kardeşler Hareketi’nin liderleri tutuklandı. Şu anda Müslüman Kardeşler Hareketi’nin kapatılması için uğraşılıyor ve böylelikle ülkedeki İslami hareketin sona erdirilmesi hedefleniyor. Müslüman Kardeşler ise var olma mücadelesi vererek, meydanlarda barışçıl gösteriler gerçekleştiriyor.   

 

Sonuç olarak, Cezayir, Filistin ve son olarak da Mısır’da yaşananlar, Müslümanlara demokrasi yolunun kapalı olduğunu hatırlatıyor ve kurtuluşun İslam’da olduğunu haykırıyor!

logo
Bugünün ihyasından yarının inşaasına
Bize Ulaşın

0(216) 612 78 22

0(216) 611 04 64

vuslat@vuslatdergisi.com

Ihlamurkuyu Mah. Alemdağ Cad.
Adalet Sok. No:11 P.K 34772
Ümraniye / İstanbul